Futbolu TARAFSIZ bir şekilde yaşamak isteyenlerin Adresi ---------> Futbol Sokağı < ------------


Efsaneler


Pelé


 


Edson Arantes do Nascimento (Pelé), (d. 23 Ekim 1940 Três Corações, Brezilya) Dünya'nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcuları arasında yer alır. 3 kere Dünya Kupası kazanan kadroda yer almıştır. İlk dünya şampiyonluğunu 1958 yılında tattı. Futbolculuk kariyerinde 1281 gol atarak kırılması çok güç olan bir rekora imza atmıştır. Nijerya'da Pele'nin futbolunu izlemek için biafra ile yapılan savaşta 2 günlük ateşkes ilan edilmiştir. Brezilya hükümeti Pele'yi "ulusal Hazine" olarak ilan etti. Bunun sebebi, 1962 yılında Şili dünya kupasına harikalar yapmış olmasından dolayı Avrupa'nın zengin kulüplarinin kendisine talip olmasıydı. "Siyah inci" lakaplı Pele 1977 yılında jübilesini yaptı. Ve gazeteler "gökyüzü bile dayanamadı ağladı" diye yazdılar. 1978 yılında ulusal barış ödülüne layık görüldü. 1994-98 yılları arasında brezilya spor bakanlığı yapmıştır. 1999 uluslararası olimpiyat komitesi tarafından, ( olimpyatlara katılmamış olmasına rağmen) 100 yılın Atleti ödülüne layık görüldü.

Pele'ye göre yaşayan en büyük 100 oyuncu listesi

FIFA 100, Uluslararası Futbol Federasyonu FIFA'nın, 4 Mart 2004'te Londra'da gerçekleşen 100. yıl kutlamasıdır. Kutlamada aynı zamanda aralarında dünyaca ünlü Brezilyalı futbolcu Pele'nin de bulunduğu, değişik milletlerden futbol adamları, FIFA 100 adı altında dünyanın yaşayan en iyi futbolcularını seçmişlerdir. Ancak 100 sayısı listedeki futbolcuları temsil etmemektedir, çünkü Pele bu sayıyı 100 ile sınırlandırmanın çok zor olduğunu belirtmiştir. Liste profesyonel 123 erkek ve 2 kadın futbolcudan oluşmaktadır. (Kadın sporcular ABD'li Michelle Akers ve Mia Hamm'dır). FIFA 100 listesi, halen faal futbol yaşantısını sürdüren 50 ve aktif futbola veda eden 75 sporcudan oluşmaktadır.


Bazı futbol gözlemcileri, listenin oluşturulmasında izlenen yöntemleri eleştirlerdir. David Mellor, eski siyasi günümüzün futbol yorumcusu, Evening Standard gazetesindeki köşesinde, listenin, saf futbol sahalarında yapılanlardan çok siyasi etkilerle oluşturulduğunu hissettiğini yazmıştır. Mellor, listenin Pele tarafından değil de FIFA yönetim kurulunun kaleminden çıkmış gibi göründüğünü belirtmiştir. Mellor ayrıca listedeki oyuncuların geniş bir coğrafi yapıdan geldiğini, ancak gerçekte Güney Amerikalı ve Avrupa oyuncuların ezici bir çoğunlukla listeyi oluşturmaları gerektiğini söylemiştir. Diğer eleştiriler ise listenin sadece günümüzün oyuncularına odaklandığını iddia etmektedir.


Bir başka sorgulanması gereken FIFA yaptırımı ise listenin gerçekte "yaşayan futbolcu"'ları içermemesi , sadece faal futbol yaşantısı devam eden sporcularla sınırlı olmasıdır. Liste FIFA 100. yılını kutlarken gelmiş geçmiş en büyük futbolcuları içermemektedir. Örnek olarak Bobby Moore, Lev Yashin veya Garrincha listede olması gerektiği düşünülen isimlerdir.

Tartışılan listeye en dikkat çekici tepki ise Pele'nin eski takım arkadaşı ve Brezilya Milli Futbol Takımı eski orta saha oyuncusu Gérson'dan geldi. Gerson, FIFA 100 listesinde yer almamasını, listenin bir kopyasını bir Brezilya televizyonunda yırtarak gösterdi. Marco van Basten ve Uwe Seeler ise prensipleri nedeniyle projede yeralmayı reddettiler.

ABD

* Michelle Akers
* Mia Hamm

Almanya

* Michael Ballack
* Franz Beckenbauer
* Paul Breitner
* Oliver Kahn
* Jürgen Klinsmann
* Sepp Maier
* Lothar Matthäus
* Gerd Müller
* Karl-Heinz Rummenigge
* Uwe Seeler

Arjantin
* Gabriel Batistuta
* Hernán Jorge Crespo
* Mario Kempes
* Diego Maradona
* Daniel Passarella
* Javier Saviola
* Omar Sivori
* Alfredo Di Stéfano
* Juan Sebastián Verón
* Javier Zanetti

Belçika

* Jan Ceulemans
* Franky van der Elst
* Jean-Marie Pfaff

Brezilya

* Carlos Alberto
* Cafú
* Roberto Carlos
* Falcão
* Júnior
* Pelé
* Rivaldo
* Rivellino
* Romário
* Ronaldinho
* Ronaldo
* Djalma Santos
* Nilton Santos
* Sócrates
* Zico

Bulgaristan

* Hristo Stoichkov

Çek Cumhuriyeti

* Josef Masopust
* Pavel Nedved

Danimarka

* Brian Laudrup
* Michael Laudrup
* Peter Schmeichel

Fransa

* Eric Cantona
* Marcel Desailly
* Didier Deschamps
* Just Fontaine
* Thierry Henry
* Raymond Kopa
* Jean-Pierre Papin
* Robert Pires
* Michel Platini
* Lilian Thuram
* Marius Trésor
* David Trezeguet
* Patrick Vieira
* Zinédine Zidane

Gana

* Abédi Pelé

Hırvatistan

* Davor Suker

Hollanda

* Marco van Basten
* Dennis Bergkamp
* Johan Cruijff
* Edgar Davids
* Ruud Gullit
* René van de Kerkhof
* Willy van de Kerkhof
* Patrick Kluivert
* Johan Neeskens
* Ruud van Nistelrooy
* Rob Rensenbrink
* Frank Rijkaard
* Clarence Seedorf

İngiltere


* Gordon Banks
* David Beckham
* Bobby Charlton
* Kevin Keegan
* Gary Lineker
* Michael Owen
* Alan Shearer

İrlanda

* Roy Keane

İtalya

* Roberto Baggio
* Franco Baresi
* Giuseppe Bergomi
* Giampero Boniperti
* Gianluigi Buffon
* Giacinto Facchetti
* Paolo Maldini
* Alessandro Nesta
* Alessandro Del Piero
* Gianni Rivera
* Paolo Rossi
* Francesco Totti
* Christian Vieri
* Dino Zoff

İskoçya

* Kenny Dalglish

İspanya

* Emilio Butragueño
* Luis Enrique
* Raul

Japonya

* Hidetoshi Nakata

Kamerun

* Roger Milla

Kolombiya

* Carlos Valderrama

Güney Kore

* Hong Myung-Bo

Kuzey İrlanda

* George Best

Liberya

* George Weah

Macaristan
* Ferenc Puskas

Meksika

* Hugo Sánchez

Nijerya

* Augustine Okocha

Paraguay

* Romerito

Peru

* Teofilo Cubillas

Polonya

* Zbigniew Boniek

Portekiz

* Manuel Rui Costa
* Eusébio da Silva Ferreira
* Luis Figo

Romanya

* Gheorghe Hagi

Rusya

* Rinat Dasajev

Senegal

* El-Hadji Diouf

Şili

* Elias Figueroa
* Iván Zamorano

Ukrayna
* Andriy Shevchenko

Uruguay

* Enzo Francescoli


Eric Cantona



Canini sıkan herkesle kavga etti. Hakaret edenlere uçan tekme atti. Haksizliga dayanamadi, maçlardan atildi. Ne olursa olsun, yetenegi ve futbol kabiliyetiyle her zaman ayakta alkislandi. Rekorlara imza attigi ManU'da "KRAL" oldu ve bir futbol efsanesi olmayi fazlasiyla hak etti.

Éric Daniel Pierre Cantona 24 Mayis 1966’da Marsilya’da dünyaya geldi. Fransa Milli Takimi’nin eski yildizi 90’lara damgasini vuran bir isim. Ingiltere sampiyonluklari yasadigi Manchester United’ta profesyonel futbol kariyerini noktalayan Cantona, iki kez de Lig ve FA Kupasi dublesi yapmayi basardi. Manchester United’in günümüzdeki gücüne büyük katkilar yapan Cantona, ManU taraftarinin oylariyla 2001’de Manchester United’da “yüzyilin futbolcusu” seçildi ve Kral olarak aniliyor.

Fransa Kariyeri

Cantona'nin ilk profesyonel kulübü Auxerre oldu, 1983’de A Takima yükselen Cantona daha çnce 2 yil da genç takimda top kosturdu.

1984’de askerlik yapan Cantona 2 yil futboldan uzak kaldi ve geri döndügünde de 2. Lig takimlarindan FC Martigues’e kiralik olarak verildi. 1986’da Auxerre’e transfer olan Cantona 1. Lig’de sergiledigi performansla milli takim formasini giyerek bir Horoz olmayi basardi.

1988’de U21 ile Avrupa Sampiyonu olan Cantona bu basarisinin ardindan rekor bir bonservis bedeliyle Marsilya takimina transfer oldu. Bir çok maçta kendine hakim olamayan ve oldukça agresif bir isim olan Cantona, Torpedo Moskova ile oynanan bir hazirlik maçinda yedege alininca sinirinden formasini yirtarak firlatti.

Bu hareketinin karsiligini 1 ay ceza alarak ödeyen Cantona bu cezanin kisa süre ardindan da ulusal kanalda milli takim teknik direktörüne hakaret ederek milli takimdan 1 yil uzaklastirildi.

Sinirli ve agresif bir adam kisilik olan Cantona önce Bordo’ya ardindan da Montpellier’e kiralandi. Montpellier’de takim arkadaslarindan biriyle kavga eden futbolcu, 6 takim arkadasinin kovulmasini istemesiyle zor günler geçirdi ancak Laurent Blanc ve Carlos Valderrama gibi isimlerin verdigi destekle takimda kaldi ve ilerleyen dönemde takima olan borcunu sergiledigi performansla göstererek Fransa Kupasi’nin kazanilmasini sagladi. Gösterdigi üstün yetenekler ve hizsi sayesinde Marsilya Cantona’yi takima geri çagirdi.


Marsilya’da da iyi futbola devam eden yildiz, Fransa Lig sampiyonlugunun kazanilmasinda büyük pay sahibi olsa da sürekli olarak Baskan Bernard Tapie ile ters düsmesi sonucunda Nimes’e transfer oldu. Bir maçta verilen karara çok sinirlenerek hakeme top firlatmasi sonucunda ise Fransa Futbol Federasyonu tarafindan 1 ay sahalardan uzaklastirildi. Bu cezanin ardindan yine sinirlerine hakim olamayan Cantona her bir federasyon üyesine tek tek agir bir dille elestirdi ve cezasi da 2 aya çikartildi. Bu Cantona için bardagi tasiran son damla oldu ve Fransiz yildiz 1991’de emekliye ayrildigini açikladi.

Ancak Michel Platini gibi futbol ikonlarinin baskisi sayesinde Cantona futbola geri döndü ve kariyerine de Ingiltere’de devam etme karari aldi.

Ingiltere Kariyeri

Subat 1992’de esasen Sheffield Wednesday için denemelere gelen Cantona Leeds United’a katildi ve 1991-92’de de eski ligin kazanilmasindaki en önemli faktör oldu. Cantona lig sampiyonlugu disinda ilk senesinde Charity Shield maçinda Liverpool karsisinda elde edilen 4-3’lük zaferde yaptigi hat-trick ile iyice yildizlasti.

Cantona bu basarilara ragmen 1992-93 sezonu tamamlanmadan Leeds’den ayrildi ve takim yeni kurulan Premier League’i 17. sirada tamamladi. Kasim’da 1.2 milyon pound gibi ucuz sayilacak bir bedelle Manchester United’a geçen Cantona Leeds taraftarini da oldukça kizdirmayi basardi.

ManU Yillari

United, Cantona’nin gelisine kadar oldukça dertli bir dönemden geçiyordu; gol atmakta sikinti yasayan takimda Brian McClair hiç formda degildi ve yazin transfer edilen Dion Dublin’de ayagi kirildigi için yoktu. Ancak Cantona beklenenden çok daha çabuk bir sekilde ManU’ya adapte oldu ve gelecek 2 yilda takim muhtesem bir performans sergiledi. Premier League’de sampiyon olan ManU 26 yil aradan sonra zirvede yer almanin tadini çikartti ve 94’de gelen duble ile Cantona ile ManU’nun muhtesem uyumu iyice perçinlendi. 1994’de FA Kupasi finalinde Chelsea karsisinda alinan 4-0’lik zafere kaydettigi 2 golle büyük katki yapan Cantona o sene PFA tarafindan da “Yilin Futbolcusu” seçildi.


Ancak 25 Ocak 1995’de yasanan bir olay Cantona’nin önlenemez çikisina büyük bir darbe vurdu. Crystal Palace ile deplasmanda yapilan maçta Palace defans oyuncusu Richard Shaw, Cantona’nin formasini çekti ve ceza almadi buna sinirlenen Cantona’da rakibine vurdu ve kirmizi kartla oyundan atildi. Ancak esas olay bundan sonra yasandi ve Cantona çikis tüneline ilerlerken bir Palace taraftarinin asagilayici tepkilerine daha fazla dayanamadi ve şık bir “kung-fu” tarzi tekmeyle Palace taraftari, Matthew Simmons’a tekmeyi yapistirdi.



Daha sonra düzenlenen basin toplantisinda Cantona belkide hiçbir zaman unutulmayan en ünlü lafini söyledi, bir basin ordusu Cantona’nin konusmasi için beklerken, O odaya geldi ve oturarak sakin bir sekilde tane tane, “Martilar, balikçi teknesini takip ederken, sardalyelerin denize atilacaklarini düsünürler” dedi. Ve Cantona bu cümlesini tamamladiktan sonra oturdugu yerden kalkti ve basin toplantisini terk etti. Cantona ardindan çiktigi mahkemede 2 haftalik hapis cezasi aldi ve bunun karsiliginda da 120 saat halk hizmeti ile cezalandirildi. Futbol Birligi de bir sonraki Ekim’e kadar Cantona’yi futboldan men etti ve Premier League sampiyonlugu da Blackburn’ün oldu.

Cezasi sona erdikten sonra herkes Cantona’nin Ingiltere’den ayilacagini düsündü ama Alex Ferguson kalmasi için ikna etti. Yeni sezonda ManU birçok önemli ismini satarken genç takimdan oyuncular A Takima monte edildi.

1 Ekim’de Liverpool maçiyla geri dönen Cantona üzerinde muhtesem bir baski olusturuldu ama Fransiz futbolcu önce Nicky Butt’a bir asist yapti ve bir de penaltidan gol kaydetti. 8 ay futboldan uzak kalan Cantona bir süre uyum sorunu yasadi ama zamanla kendini toparlayan futbolcu takiminin Newcastle’in 12 puan arkasindan gelerek ligi kazanmasini sagladi.

Bir çok skandala imza atan ve inanilmaz goller kaydeden Cantona o sene Liverpool ile karsilasacaklari FA Kupasi finalinden önce gazetecilere, “Biliyorsunu bu hayat, inisler ve çikislar var” dedi ve Manchester United dubleyi iki kez kazanan ilk takim oldu.

Ryan Giggs, genç David Beckham, Paul Scholes ve Gary Neville ile birlikte büyük bir uyum içinde olan Cantona Avrupa’da da basarinin gelmesini sagladi. Ancak Cantona’nin Fransa Plaf Futbolu Milli Takimi’na kaptan olup, henüz 30 yasindayken futboldan ayrilmaya karar vermesi birçoklarina göre çok erken alinmis bir karar olarak kaldi.


Cantona 2004 senesinde yaptigi bir açiklamada, “Bügün taraftarin hala adimi bagirmasi beni çok gururlandiriyor ama bir gün susarlarsa diye korkuyorum çünkü seviyorum. Insan sevdiklerini kaybetmekten korkar” diyerek ManU’nun O’nun için ne kadar özel ve ayri bir yeri oldugunu gösterdi.

Cantona 2006 yilinda ise Fergosun’dan sonraki isim olabileceginin sinyallerini “ManU’ya sadece 1. adam olarak gelirim” diyerek verdi.
 
 

DIEGO ARMANDO MARADONA
Maradona 30 Ekim 1960ta dünyaya geldi. Futbola Boca Juniors takımında başladı ve burada 1981e kadar oynadı. 1981de rekor bir ücretle (12 milyon Dolar) Barcelonaya transfer oldu.

Resim çok şey anlatır nitelikte.

Nou Camptaki ilk maçını 82 dünya kupası açılışında Belçikaya karşı oynayan Maradona beklenmedik şekilde kötü bir başlangıç yaparak karşılaşmayı izleyen Barca taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmıştı. 2 sezon Barca, forması giyen Maradona hastalık ve sakatlıklar dolayısıyla bekleneni tam anlamıyla veremedi. Maradona, kendisini 1978 Dünya Kupası kadrosuna almayan Menottinin takımın başına gelmesiyle Barcelonadan ayrıldı. İtalyanın Napoli takımıyla sözleşme imzalayan Maradona için altın yıllar başlıyordu.

Napoli formasıyla 2 şampiyonluk yaşayan Maradona, 1986 Dünya Kupasının da yıldızıydı. Arjantin, Dünya Kupasının sahibi olurken, çeyrek finalde Maradonanın İngiltere ağlarına eliyle gönderdiği gol, üstünden uzun yıllar tartışıldı. Büyük tepki alan Maradona ise topa değen elini tanrının eli olarak tanımlamaktan çekinmemişti. 1990 Dünya Kupasında da takımını finale taşıyan Maradona Almanya ya penaltı golüyle teslim oluyordu. Bu belki de, Maradonanın yükselen kariyerinin tersine döndüğü andı.


1991 yılında bir İtalya lig maçı sonrası rutin bir doping kontrolünde kokain kullandığı ortaya çıkan Maradona, Arjantine dönüşünde de polis tarafından uyuşturucu bulundurduğu gerekçesiyle göz altına alınıyordu. Gözaltı günlerinin ardından evinin önünde bekleyen basın mensuplarına saldıran Maradona, artık çalımlarından çok olaylarıyla manşetlerden düşmüyordu. Bu olaydan sonra Maradonanın bittiğini düşünenler yanılmıştı. 1993 yılında İspanyada bu kez Sevillaya dönen Maradona, 1994 Dünya Kupası için yine iddialıydı. Ancak 94 Amerika, Maradona için beklenmedik şekilde kısa sürdü. Yasak madde kullandığı tespit edilen Maradona şampiyonadan men edildi ve 15 ay ceza aldı. 15 aylık süre zarfında Deportivo Mandiyu ve Racing Clupda teknik direktörlük yapan Maradona, cezasının bitmesiyle 1995 yılında yuvam dediği Boca Juniorsa oyuncu olarak döndü. 2 sezon Bocada oynayan Maradona kariyerini kemiren kokain alışkanlığından kurtulamayınca 37 yaşında aktif futboldan koptu.



Futbolu bıraktıkna sonra sağlık problemleri yaşayan Maradona, uyuşturucuya bağlı olarak kalbiden geçirdiği rahatsızlığın ardından Kübada 22 aylık bir tedavi gördü. Tedavinin ardından bir trafik kazası geçiren Maradona dizinden ufak bir operasyon geçirdi.

Bu kadar çalkantılı bir hayata rağmen Maradona 2000de FİFA tarafından Pele ile birlikte yüzyılın futbolcusu seçildi. 11 Aralık 2000de yapılan bir törenle ödülünü aldı. Fakat törende kendi ödülünü aldıktan hemen sonra Pelenin ödül almasını beklemeden salonu terketti. Nitekin bir gün sonra yaptığı açıklamada Kendi bedenime karşı saygısız olsam da işime devamlı saygılıydım; bu yüzden de dünyanın en iyisi benim diyerek bütün spor kamuoyunun beklediği açıklamayı yapmıştı.


Michel Platini



Bir italyan göçmenin torunu olan Michel Platini, 1955'de Joeuf'da doğdu. Futbola ilk olarak, babasının antrenörlüğünü üstlendiği Nancy takımında başladı. 1976 yılında Olimpiyatlar'da oynayan Platini ilk resmi uluslararası müsabakasına aynı yıl Çekoslavakya karşısında çıktı. Nancy takımında oynadığı yedi sezonda attığı 98 golün ardından 1979 yılında AS St. Etienne takımına transfer oldu.



1982 yılında rekor bir transfer ücretiyle (1.200.000 pound) Juventus'a transfer olan Platini orada da gollerine devam etti ve italyan ekibinin 4 yıl içinde 3 kez şampiyon olmasında ve ayrıca Avrupa kupalarında da büyük başarılara imza atmasında büyük pay sahibi oldu. Milli takımını '84 Avrupa Şampiyonası'na sürüklemekle kalmayan Platini, 2 hat-trick de dahil olmak üzere toplam 9 golle Fontaine'in rekorunu da kırdı. 


1985 yılında Avrupa'nın En iyi Futbolcusu ödülünü de 3. kez alan Platini dünya futbol tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Platini 1978, 1982 ve en son da 1986 Dünya Kupalarında oynadı. Jübilesini Dünya Karmasıyla birlikte 1987'in ağustos ayında Wembley Stadı'nda büyük bir taraftar kitlesi önünde yapan Platini, hayatının geri kalan bölümüne adım attı.
Ancak futboldan uzak durması pek uzun sürmedi ve 1990 Dünya Kupası'na katılamayan Fransa'nın başına teknik patron olarak geçti.
 
 

 


Gerhard Müller




Gerhard Müller, Kasım 1945'te Nördlingen'de dünyaya geldi. Mahhalle takımında başladığı futbol kariyerinin bir sonraki durağı Almanların dünyaca ünlü kulübü Bayern Münih oldu.



İlk ulaslararası maçını Türkiye'ye karşı 1966 yılında oynayan ünlü golcü, finallerdeki ilk maçını ise 1966'da Ada'da düzenlenen finallerde ev sahibi İngiltere'ya karşı oynadı. Batı Almanya'nın finalde İngiltere'ye 4-2 yenilerek kupayı kaybetmesinin üzerinden 4 yıl geçmiş ve 1970 yılına gelinmişti. Futbolunu olgunlaştıran Gerd Müller de artık takımın vazgeçilmez golcüsü olmuştu.


Meksika '70 finallerine gelindiğinde takımın en önemli oyuncularından birisi tartışmasız efsane golcüydü. D Grubu'nda mücadele eden Batı Almanya'nın Fas'ı 2-1 yendiği maçta 1, Bulgaristan'ı 5-2 yendiği maçta 3 ve Peru'yu 3-1 yendiği maçta da 3 gol atan bu genç golcü, dikkatlerin üzerine çevirilmesini sağlamakta gecikmedi. Grup maçlarında attığı 7 golle, ülkesini çeyrek finale taşıyan Müller, bu turda karşılaştıkları İngiltere'yi maçın 118. dakikasında attığı golle hem kupanın dışına itmiş, hem de 1966'daki finalin de rövanşını almış oluyorlardı.





Gollerini sıralamaya evam eden efsane golcü, yarı finalde İtalya'ya 4-3 yenildikleri maçta da gollerin 2'sine imza koyarak, 10 golle 1970 Meksika Finalleri'nin "Gol Kralı" oluyordu. 4 yıl sonra ev sahipliğini yaptıkları 1974 finallerinda Müller, son kez Dünya Kupası'nda boy gösterecekti. Efsane golcünün Dünya Kupası jübilesi muhteşem oldu... Kendi seyircisi önünde fileleri 4 kez daha havalandıran Müller, hem kupayı kaldırdı, hem de 2 finalde attığı 14 golle bugüne kadar kırılamayn bir rekorun da sahibi oldu.





Bayern Münih'in ulusal ve uluslararası alanda elde ettiği bir çok başarıda en büyük pay sahiplerinden biri olan Gerd Müller, 1970 yılında Avrupa'da yılın futbolcusu seçildi ve 2 kez de altın ayakkabı ödülünü kazandı. Oynadığı 628 maçta toplam 365 gol kaydeden yıldız futbolcu, 62 uluslararsı maçta kaydettiği 68 golle, bir diğer Alman golcü Uwe Seeler'in rekorunu da kırmış oldu. 1978 yılında talihsiz bir sakatlık yaşayan efsane futbolcu, bir daha eski günlerine dönemedi ve yeşil sahalardaki futbol kariyeri, Kuzey Amerika Futbol Ligi takımlarından Fort Lauderdale formasıyla son bulmuş oldu.


FRANZ BECKENBAUER



Franz Beckenbauer "Kaiser" lakaplı, ünlü Alman futbolcu, teknik direktör, yönetici. 103 kez terlettiği Federal Almanya milli forması altında 50 kez takım kaptanlığı görevini üstenmiş oyuncu, 1976'da Avrupa'da yılın futbolcusu seçilmiştir.

11 Eylül 1945 tarihinde Münih'de, savaş sonrası Almanya’sında dünyaya gelen Beckenbauer, futbola dokuz yaşında başladı. 1958'de Bayern München genç takımında forma giymeye başlayan futbolcu, gösterdiği performansla genç yaşında göz doldurdu. 1964 yılında, çıktığı ilk profesyonel maçta sol açık olarak oynayan Beckenbauer, kısa sürede kendini kanıtlayarak orta sahada oynamaya başladı. Daha sonra Bayern’in vazgeçilmez oyuncuları arasına giren ve Batı Almanya Milli Takımı’na yükselmeyi başararan Beckenbauer, 1966 - 1967 sezonunda kaptanlığını yaptığı, Batı Almanya Kupası’nı kazanan Bayern takımıyla, aynı yıl Glasgow Rangers’ı yenerek, Kupa Galipleri Kupası’nı da kaldırdı.

1968 yılında Bayern ile ilk Bundesliga Şampiyonluğu’nu kazanan Beckenbauer, 1970 Dünya Kupası’nda Milli Takım’daki yerini aldı.1971 senesinde Milli Takım kaptanı olan Beckenbauer,1972 Avrupa Şampiyonası'ndan sonra modern libero kavramını kişiselleştirerek geliştirdi. Batı Almanya’nın Sovyetler Birliği’ni finalde 3 - 0 yenerek kupayı kazanmasının ardından, yılın futbolcusu seçildi.

1974 senesinde Almanya’ya Dünya Kupası’nı getiren takımda forma giyen ve 1976 yılında Avrupa Kupası’nda yaptığı hat-trick’le Batı Almanya’nın finale yükselmesinde çok büyük pay sahibi olan Beckenbauer, aynı sene Avrupa’da ‘Yılın Futbolcusu’ seçildi.

1977 yılında, Kuzey Amerika futbol liginin, daha önce Pele’nin de formasını giydiği Cosmos takımında oynamak için, 2.5 milyon dolarlık bir anlaşmayı kabul eden Beckenbauer, takımda forma giydiği 4 senelik dönemde 3 kez şampiyon oldu. Cosmos’la son bir sene daha oynamadan önce kısa bir süreliğine Bayern’e geri dönen ve 1979'da Bayern'den ayrılarak, tekrar Amerika’ya giden Beckenbauer, futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapmaya başladı.

Jupp Derwall’in ardından Batı Almanya’nın ulusal menajeri olan Beckenbauer, hiç bir antrenörlük tecrübesi olmamasına rağmen takımını 1986 Dünya Kupası’nda finale çıkarmayı başardı. Ancak finalde Arjantin galip geldi.


1990 senesinde,İtalya’da düzenlenen turnuvada, İngiltere’yi 1 – 1’lik normal süre skorunun ardından penaltılarda yenerek Dünya Şampiyonu olan Almanya Milli Takımı’nın teknik direktörü olan ve daha sonra yaptığı Bayern München başkanlığında başarılı oldu.

Liderlik özellikleri, oyundaki baskın karakteri sayesinde der Kaiser yani mparator lakabıyla anılan ve dünyanın en ünlü savunma oyuncularından biri olarak kabul edilen Beckenbauer, çağdaş libero kavramının da yaratıcısı olarak tanınır. Takım kaptanı ve teknik direktör olarak Dünya Kupasını ve Şampiyonlar Ligini kazanan tek kişi olan Beckenbauer, 2006 senesinde, Almanya’da düzenlenen Dünya Kupası’nda Organizasyon Komitesi Başkanlığı yaptı.

Futbol kariyeri boyunca birçok başarıya imza atan Beckenbauer, Bayern forması altında 4 lig, 4 kupa şampiyonluğu, 3 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu yaşarken, milli takım formasıyla da 1 Avrupa (1972) ve 1 Dünya Kupası (1974) şampiyonluğu yaşadı.

Franz Beckenbauer Heidi Burmester ile evlidir.


İtalyan efsanesi Zoff!



Kaya gibi sağlam, tam bir işkolik ve mükemmeliyetçi. Dino Zoff dünyanın gördüğü en iyi kalecilerden birisiydi. Aralarında İspanya 1982 şampiyonluğunun da bulunduğu 3 Dünya Kupası’nda oynayan Zoff 111 kez giydiği milli takım formasıyla 1142 dakika gol yemeyerek hala kırılamayan bir rekorun sahibi oldu. Futbol bu orta gelirli çifti çocuğu için tek ilerleme fırsatıydı. O ise ülke sınırlarını aşan yeteneğini “Sahip olduğum herşeyi çok çalışarak kazandım” sözleriyle anlatıyordu.


Kariyeri hiç de parlak bir şekilde başlamadı. Inter ve Juventus altyapıları çok zayıf ve çelimsiz olduğu gerekçeleriyle 14 yaşındaki Dino’yu geri çevirdi. Bu sorunun çözümünü bilen büyükannesi Adelaide “sanırım onu yumurtayla besleme zamanı geldi” dedi. 


Büyükannesinin yumurtaları işe yaramıştı, boyu 33 cm uzayarak 1.82’ye ulaşan Zoff kasabasının takımı Marianese’de oynarken Udinese için oyuncu bakan menajerlerin dikkatini çekti. Artık bir Serie A oyuncusu olan Dino kariyerine çok da hoş olmayan bir start verdi ve 24 Eylül 1961’de çıktığı Fiorentina maçında kalesinde 5 gol gördü. Takımıyla 4 maça daha çıkan Dino sonraki sezonda Mavtova’ya transfer oldu. 



Bu transfer Dino için kariyerinde bir dönüm noktası olmuştu. Yeni takımıyla oldukça iyi işlere imza atan başarılı file bekçisi 1966 yılında da Enrico Albertosi, Roberto Anzolin ve Pierluigi Pizzaballa gibi tecrübeli kalecilerin arkasında 4. isim olarak Dünya Kupası için milli takıma çağırıldı. Takımın teknik direktörü Edmondo Fabbri kupada diğer 3 ismi tercih edince Dino bu seçimi “Mantovalı bir kaleciyi tercih etse bir başarısızlıkta eleştirilirdi ve bunu göze alamadı” sözleriyle açıkladı

1967 yılında Anna-Maria’yla hayatını birleştiren Dino sonra da aynı yıl Marco adında bir erkek çocuk sahibi oldu. 130 milyon Liret ve kaleci Bandoni karşılığında İtalya’nın güneyine gelen Dino artık bir Napolili’ydi. Burada geçirdiği süreci “Burada hayatımın en güzel anılarını yaşadım” sözleriyle açıklayan Dino artık ülkenin önde gelen kalecileri arasındaydı. 



Dino Zoff milli takım kariyerine Nisan 1968’de 2-0 kazanılan Bulgaristan maçıyla başladı. Aradan geçen süreçte milli takım kariyerinde Zoff’un başarılarına yaklaşabilen tek isim Paolo Maldini oldu. Ünlü haber dergisi Newsweek’e de kapak olmayı başaran Paolo Maldini fotojenikliğinin anavtajını da hep kullandı. Aynı başarıyı 1982’de Dino da yakalamıştı, hem de paolo kadar fotojenik değildi..

Serie A’da Juventus’la 6 şampiyonluk yaşayan Dino Arjantin 1978 Dünya Kupası’nda yerini büyük ölçüde Albertosi’ye kaptırınca bunu “İyi zamanlarımda bu mümkün olmazdı” sözleriyle açıkladı. İtalya Birinci Ligi Serie A’da toplam 570 maça çıkan Dino’nun geçmişi tam bir tahihti. Juventus 330 milyon Liret bonservis bedeli ödediği Zoff’tan beklediği verimi 6 lig şampiyonluğuyla aldı. Bianconeri bu süreçte bir UEFA, iki de İtalya Kupası zaferi yaşadı. 1973’te Ajax’a, 1974’te de Hamburg’a finalde kaybeden Juventus iki UEFA şampiyonluğunuysa kaçırmış oldu. 



Futbolculuk kariyerine noktayı koyan Dino Juventus’tan ayrılmadı ve takımın kaleci antrenörü oldu. Daha sonra da Seoul Oyunları’nda ülkesinin Olimpik Milli Takımı’nı çalıştıran Zoff burada gösterdiği başarılı performansla 1988’de Juventus’un başına geldi. İtalya ve UEFA Kupaları’nda zaferler elde edilse de Serie A’da şampiyonluk gelmeyince Juventus yönetimi Zoff tercihinin yanlış olduğu kararını verdi.

Dino için bir sonraki durak Lazio’ydu. Dino’ya burada elde edilen 4 Serie A şampiyonluğu taraftarın gözünde başkandan değerli bir pozisyon getirdi.

Fransa 1998 Dünya Kupası’nda sergilenen kötrü performans sebebiyle Cesare Maldini’nin yerine milli takımın başına getirilen Dino Zoff EURO 2000’de David Trezeguet’nin altın golüyle şampiyonluğu kaybedince eleştirilere hedef oldu. İtalyan Basını’na göre ikincilik başarısızlıktı.

Bunları biliyor muydunuz?

İtalya'nın efsane golcüsü Paolo Rossi: "Ben sadece gol atıyordum, Dino ise takıma maç kazandırıyordu."

EURO2000 finalinde Fransa'ya altın golle kaybeden İtalya'nın çalıştırıcısı Dino Zoff "O gece hayatımın en zor gecesiydi, bir saniye bile uyuyamadım" dedi.


İspanya 1982 şampiyonu İtalya'nın 40 yaşındaki file bekçisi Dino Zoff kupa tarihinin en yaşlı şampiyonu oldu.

İspanya 1982 çeyrek finalinde Brezilya karşısında Oscar'ın 90. dakikadaki vuruşunda gole engel olan Dino Zoff "Bu hayatımın kurtarışıydı" dedi.



Pavel Nedved 


30 Ağustos 1972'de o zamanki adıyla Çekoslovakya'da dünyaya geldi.

Türkiye onu Sparta Prag-Galatasaray maçlarıyla tanıdı.Genç bir kanat oyuncusu olmasına rağmen 2 maçta 3 gol atan Nedved herkesi şaşırtmıştı.

Futbola başladığı kulübü Dukla Praha'dan kısa bir süre sonra transfer olduğu Sparta Prag ile 3 şampiyonluk yaşadı ve ilk büyük transferini Lazio'ya giderek gerçekleştirdi.Euro 96 da başladığı milli takım kariyeriyle dikkatleri üzerine çeken Nedved,İtalya'ya uyum sağlamakta gecikmedi ve tüm dünyada birçok hayran kazanmaya başladı.

1999 yılında son Kupa galipleri kupasını Lazio müzesini götürürken Nedved Manchester United'a ve finalde Real Mallorca'ya attığı gollerle başarının mimarıydı.

Lazio kariyeri boyunca Serie A şampiyonluğu,2 İtalya Süper kupası ve 2 İtalya kupası,Kupa Galipleri Kupası kazanan Nedved 2001 yazında İtalya'nın en büyük Juventus'a transfer oldu.

Nedved için en zorlu uğraşı böylece başlamış oldu.Real Madrid'e giden Zidane'ın yerine geçen futbolcu büyük bir yükün altına girdi.Kısa sürede İtalya ve tüm Avrupa'nın en etkili kanat oyuncusu haline gelen Nedved Juventus'ta Zidane'ın yaptıklarının üzerine çıkarak 4 sezonda 3 Serie A Şampiyonluğu 
yaşadı.


 
2003 yılında şampiyonlar ligi finalinde oynama fırsatını kaçırışı ise hala tartışılıyor.Juventus'un Galacticos'u hezimete uğrattığı karşılaşmanın ve hatta sonra o sezonki turnuvanın en iyi oyuncusu saçilen Nedved gördüğü şaibeli bir sarı kartla cezalı duruma düştü.Juventus için çok şey ifade eden Nedved'i oynatamayan takım adeta elleri bağlı oynamaya mahkum edildiği maçta kupayı penaltılarla kaçırırken bu maç Nedved'in kariyerindeki en dramatik anlardan biri oldu.Finali kaçırmasına rağmen o sezon Avrupa'da yılın oyuncusu,Şampiyonlar liginin en iyi orta sahası ve İtalya'da en iyi yabancı oyuncu seçilerek zirveye çıktı.
https://xs318.xs.to/xs318/07315/foto_9_1[1].jpg
Attığı uzaktan şutlar,bir hücum oyuncusundan beklenmeyecek şekilde ikili mücadelelerden kaçmayışı ve 90 dakika koşan bir oyuncu olarak hafızalarda yer eden Nedved sadece bir Dünya kupası oynayabildi.1998 ve 2002 Dünya kupalarını kaçıran Çek Cumhuriyeti 2006 dünya kupasında gruplarda elendi.Çek Cumhuriyetinin son şansı olan İtalya maçı takım arkadaşı Buffon ile Nedved'in bir duellosuna dönüştü ancak Nedved,Buffon'u mağlup etmeyi başaramadı.Euro 2004 turnuvasında ise tüm dünyanın favori olarak gösterdiği Çek Cumhuriyeti'nin yarı finalde yunanistan'a elendiği maçta sakatlığı yüzünden forma giyemedi ve takımının elenişini seyretmek zorunda kaldı.


Nedved'in sahadaki becerileri kadar kuvvetli kişiliğide onu farklı kılıyor.
Dünya Kupasının ardından küme düşürtülen Juventus'ta kalmaması beklenen Nedved'in ismi birçok ingiliz kulübü ve Monaco ile anılmaya başlamıştı.Ancak Çek oyuncu takımı yüz üstü bırakmayacağını söyleyip yeni Juventus'a önderlik eden oyunculardan biri olmaktan gurur duyacağını söyledi.Chelsea,Totenham Hotspur'un teklifin kibarca reddeden Nedved,milli takımdan arkadaşı Plasil'in ona yaptığı çağrıyada olumlu yanıt vermedi,Los Angeles Galaxy'den gelen mega teklifi ise düşünmedi bile ve zirvenin havasını soluduğu takımda kalmaya karar verdi.Geçen sezonu aldığı 5 maçlık absürd cezaya rağmen 11 gol atarak tamamladı ve Del Piero ile Trezeguet'nin ardından takımın en çok gol atan üçüncü oyuncusu oldu.

Juventus'u tekrar Serie A'ya çıkaran savaşçı 1-2 yıl daha futbola devam edip Juventus teknik kadrosunda yer alacak.

 
Başarıları
Czechoslovakian Championship: 1992/1993 
Czech Republic Championships: 1993/1994 - 1994/1995 
Czech Republic Cup: 1996 
Italian Cup: 1997/1998 - 1999/2000 
Italian Super Cups: 1998, 2000, 2002, 2003 
Italian Serie A Championships: 1999/2000, 2001/2002, 2002/2003, 2004/2005, 2005/2006
Italian Serie B: 2006/2007 
European Cup Winner's Cup: 1998/1999 
UEFA Super Cup: 1999
Champions League Final 2003

Ödüller

Avrupa yılın futbolcusu 2003

Şampiyonlar Ligi en iyi orta saha oyunucusu 2003
Serie A en iyi yabancı oyuncu 2003
Altın Top 2003

Kariyer
1991-1992___ Dukla Praha 19 ( 3 )
1992-1996___ Sparta Prag 98 ( 23 )
1996-2001___ Lazio 137 ( 33 )
2001-______ Juventus 184 ( 42 )